Dilimizin Zenginlikleri Projesi kapsamında düzenlenen Hikaye/Deneme yarışmasında ilkokul kategorisinde dereceye girerek İlçe 1.si ve İl 3.sü olan 4/B sınıfı öğrencimiz Ömer Faruk BİLİR, öğretmeni İlknur GÖCEN AKYAZICI'yla birlikte İl Milli Eğitim Müdürlüğünde düzenlenen ödül törenine katıldı.

KOLÇAK HAN İLE BORAZAN HAN DESTANI

     Şanlı Oğuz İli’nde hiç çocuğu olmamasıyla yakınan bir yiğit varmış. Bu yiğidin adı Kolçak Han’mış. Kolçak Han bir gün bu derdini obanın başı olan Selçuklu Han’a söylemiş. Aslında bu derdin devası Selçuklu Han’da yokmuş. Ama o gidip Dede Korkut’tan akıl almış. Dede Korkut ona kopuzuyla şöyle demiş:

_Ey yüce Selçuklu,

Derdin varsa O’na sor.

Ellerini açınca,

Belki gökten bir yavru iner.

     Bu konuşmadan ders çıkaran Selçuklu Han bütün obayı el açıp dua etmeye çağırmış. Bütün oba el açıp Tanrı’ya yalvarmışlar:

_Tanrı’m, sana kurban olayım şu zavallı Kolçak Han’a bir evlat ver.

Allah, obadakilerin dualarını duymuş. Ertesi günde obaya Kolçak Han’ın karısı Zümrüt Sultan’ın hamile kaldığı haberi gelmiş. Birkaç ay sonra da nur topu gibi bir oğulları olmuş. Ama isim koymamışlar. Çünkü erkek çocuklarına baş kesmeden, kahramanlık göstermeden isim konulmazmış. Yıllar sonra obada gerçekleşecek düğün için kervanlar Delilibedri geçidinden geçmek zorundaymışlar. Ama orada Karabayna Devleti’nin adamları haydutluk yapıyor, malları kaçırıyor, insanları da öldürüyorlarmış. Tam kervan oradan geçecekken haydutlar saldırmışlar. Ne şanstır ki o sırada Kolçak Han’ın oğlu çıkagelmiş. O zamanlar Kolçak Han’ın oğlu 16 yaşlarında olduğu için tam da atılgan, çevik ve cesur bir ruha sahipmiş. Yanındaki 40 adama haber verip 100 kişiye karşı savaşmışlar. Adamları 40 haydutu öldürdükten sonra kendileri de ölmüşler. Ama Kolçak Han’ın yiğit oğlu da boş durmamış, 20 kişiyi daha temizlemiş. Ama öldürmesi gereken 40 kişi daha varmış ve kendisi tekmiş. Üçer beşer adamlar ona saldırırken Kolçak Han ve obadakiler gelmişler. Savaşırken düşman askerinin biri Kolçak Han’ın kolunu kesmiş. O sırada takviye haydutlar gelip obadaki yiğitleri öldürmüşler. Kolçak Han’ı olduğu yerde bırakmış, oğlunu da tutsak almışlar. Zamanla Kolçak Han’ın oğlu Karabayna ülkesi için hizmet etmeye başlamıştır. Yıllar sonra Karabayna ile Oğuz Türkleri arasında savaş çıkmış. O savaşta Kolçak Han’ın oğlu karşısındakilerin babası ve arkadaşları olduğunu bilmiyormuş. Babasını gördüğü anda tanımış ve onların tarafına geçmiş. Karabayna askerlerinin arasına sızıp baş kesmiş. Oğlunun bu yiğitliğini gören babası Dede Korkut’a gidip oğluna ad koymasını istemiş. Dede Korkut kopuzunu alıp şöyle demiş:

“Ünümü gör, sözümü dinle,

Allah sana evlat vermiş.

Ayağı hızlı, kılıcı keskin olsun

Tepeleri aşarken yolu düz olsun.

Düşmanı keserken Tanrı yanında olsun!

Bahtı açık olsun.

Sesi gibi adı da Borazan olsun.

Adını ben koydum, ömrünü Allah versin.”

O vakitten sonra borazan sesli Borazan Han hep babası Kolçak Han’ın yanında savaştı, ünlü oldu ve en sonunda bir sultana tutuldu. Dede Korkut onların düğününde kopuzunu çalıp söyledi:

Adını ben koymuştum,

Bahtını Allah verdi.

Borazan sesli Borazan,

Selçuklu’nun kızına

Aşık mı olmuş?

İkisinin düğününde,

Şu yaşlı Dede’nin

Kopuzundan çıkan ses

İnsanı bahara mı sokmuş?

Aman aman nazar değmesin,

Kopuzumu ben çalarken,

Bahtlarını O belirlesin.

     Düğünden kısa bir süre sonra Kolçak Han ölmüş. Borazan Han annesi Zümrüt Sultan’ın yanında karısıyla beraber mutlu mesut yaşamışlar.

YAZAN: ÖMER FARUK BİLİR